12 Haziran 2013 Çarşamba

YÜKSEK RiSK TAŞIYAN KADINLARDA 1 YIL SÜRE iLE D VİTAMiNi KULLANIMI


AMERICAN ASSOCIATION FOR CANCER RESEARCH
UT MEDICINE CTRC HEALTH SCIENCE CENTER SAN ANTONIO
BAYLOR COLLEGE OF MEDICINE

SAN ANTONIO MEME KANSERi SEMPOZYUMU
ARALIK 4 – 8, 2012
SAN ANTONIO TEKSAS ABD

ÖZETLER
Sayfa 187 - Aralık 15, 2012

P2-09-02
Yüksek meme kanseri riski taşıyan kadınlarda 1 yıllık süre ile yüksek dozda D vitamini kullanılması hakkında pilot çalışma
Sivasubramanian PS, Hershman DL, Maurer M, Kalinsky K, Feldman S, Brafman L, Refice S, Kranwinkle G, Crew KD. Columbia University, New York, NY
GERiPLAN : Seçerek östrojen alan modülatörler (SERMs) yüksek risk gurubundaki kadınlarda meme kanseri görülme oranını azaltmaktadır fakat koruma hakkındaki alımlar zayıftır. Gözlemsel çalışmalar serum 25-hidroksivitamin D (25-OHD) nin meme kanseri riski ile ters orantılı olduğunu ve 40 ng/ml den yüksek seviyelerde D vitamininin, D vitamini eksikliği bulunan (25-OHD < 20 ng/ml) kadınlara göre % 40 risk azalması sağladığını göstermiştir. D vitamini takviyesinin meme kanseri riskini düşürebileceği, optimal D vitamini dozajı ve serum 25-OHD hedef seviyesi hakkındaki belirsizlikler devam etmektedir. Biz, yüksek meme kanseri riskindeki kadınlarda yüksek dozda D vitamininin güvenliği ve serum 25-OHD nin etkilerini araştırmış bulunmaktayız.
METODLAR : Yüksek riskte bulunan 40 kadın (tanımlama: 5-yıl Gail risk³1.67%, lobular veya ductal carcinoma in situ [LCIS/DCIS], BRCA1/BRCA2 mutasyon taşıyıcı, veya evre I/II invaziv meme kanseri >5 yıllık remisyonda) 1 yıl süresince haftalık 20.000 yada 30.000 IU D3 vitamini takviyesine yönlendirilmişlerdir. Diğer kriterler mamografik yoğunluk (MD) ≥25%, Serum 25-OHD ≤32 ng/ml, SERM kullanılmamış olması ve böbrek taşı geçmişi bulunmamasıdır. Başlangıç ve 12 ay sonunda kadınlar dijital mamografiye girmiş, her 3 ayda bir seri numaralı kan örnekleri alınmıştır. Ek olarak, başlangıç ve 12. ayda premenepoz kadınlarda randomize çekirdek meme biyopsisi yapılmış, postmenepoz kadınlarda ise meme MRI çekilmiştir. Katılımcılar her 3 ayda bir toksik seviye, hiperkalsemi (kanda yüksek kalsiyum) ve hiperkalsiüri (idrarda yüksek kalsiyum) kontrollerine tabi tutulmuşlardır. İlk amaç bu gurup kadınlarda yüksek dozda D vitaminin güvenliği ve fizibilitesi olmuştur. İkinci amaç meme yoğunluğundaki değişimleri ve kan bazlı biyogöstergeleri (25-OHD, 1,25(OH)D, PTH, IGF-I, IGFBP-3) gözlemlemektir. Serum 25-OHD Diasorin radyoimünoassay ile ölçülmüştür.
SONUÇLAR : Kasım 2007 – Ocak 2011 arasında 292 kadın taranmış ve 142 kadın uygun bulunmamıştır. Eleme nedenleri (%) 25-OHD >32 ng/ml (27), SERM tercihi (23), böbrek taşı geçmişi (11), and MD <25% (9) olarak açıklanmıştır. 40 katılımcı; ortalama yaş 50 (37-73); pre/postmenopozal: 20/20; beyaz/ispanyol kökenli/siyahi/asyalı: 19/14/6/1; ortalama vücut kütle endeksi 26.6 kg/m2 (20-39.6); yükseltilmiş Gail risk/LCIS/DCIS/evre I veya II meme kanseri: 20/10/8/2; ana başlangıç serum 25-OHD seviyesi 20.2 ng/ml (9-31) olarak seçilmiştir. En son durumda 1 katılımcı hala çalışmadadır, 31 katılımcı çalışmayı tamamlamıştır, 6 katılımcı takip edilememiştir, 1 katılımcı hiperkalsiüri (spot idrar Ca/Cr >0.37) ve 1 katılımcı da dispepsi (hazımsızlık) nedeni ile çalışma dışında bırakılmıştır. Ortalama serum 25-OHD 3 ayda 47 ng/ml ye, 6 ayda 49.1 ng/ml ye ve 12 ayda 53.7 ng/ml (aralık, 26-77) ye yükselmiştir. Her iki doz seviyesinde de hiperkalsemi (serum Ca >10.5 mg/dl) oluşmamıştır. Görüntüleme ve biyogösterge çalışmaları devam etmektedir.
KARARLAR : 1 yıl müdahaleli yüksek dozda D3 vitamini takviyesinin iyi tolere edilebildiğini ve serum 25-OHD seviyesini hedeflenen 40 ng/ml seviyesinin üzerine çıkartabildiğini göstermiş bulunmaktayız. Bu başlangıç aşamasındaki çalışma, 200 yüksek meme kanseri risk gurubundaki premenopoz kadın üzerinde yüksek D vitamini dozajı için yürütülen faz IIb randomize plasebo-kontrollü deneme olan SWOG 0812 ye bilgi sağlamış ve ilk fazlardaki meme kanseri chemoprevention (doğal, sentetik yada biyolojik maddelerin kanseri engelleyici etkilerini araştıran) denemelerinin yepyeni etkenleri test etmek için aracı olarak biyogösterge uçnoktaları kullanmasının önemini aydınlatmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.