ÇiĞ BESLENMEDE ENZiMLERiN ÖNEMi; YAŞLANMA SÜRECi VE GERÇEK SAĞLIK
(!) Özellikle son paragraf içeriğindeki (WBC) beyaz kan hücreleri konusu bağışıklık sistemi açısından büyük önem taşımaktadır.
ÇiĞ BESLENMEDE ENZiMLERiN ÖNEMi; YAŞLANMA SÜRECi VE GERÇEK SAĞLIK
Canlı besin, Raw Food – Çiğ Beslenme tarzının en eşsiz yanı sunduğu
enzim içeriğidir. Enzimler sadece; en fazla 48⁰C ye kadar ısıtılmış
besinler ile düşük ısılarda dehidre edilerek kurutulan besinlerde
bulunmaktadırlar. Enzimler özellikle çiğ bitki formlarından elde
edildiğinde değerlidirler çünkü bitkisel enzimler vücudun pH (asit-alkali) dengesini harekete geçirme özelliği taşırlar.
Enzimler katalizör görevi üstlenen dönüşebilir öğelerdir. Fiziksel
anlamda sindirim uyuşukluğunun üstesinen gelirken, ruhsal anlamda ise
hayatın monotonluğu ve gerilemeleri ile baş edebilirler.
Enzimler küçük proteinlerdir. Bazı beslenme uzmanları yanlış bir inanış
ile enzimlerin mide asidi ile hasar gördüğünü belirtse de aslında
proteinlerin mide hidroklorik asidi ile parçalanması mümkün değildir.
Enzimler – özellikle bitkisel olanlar – bağırsaklarımıza kadar yol alır
ve vücut dokularımız tarafından absorbe edilirler.
En yüksek
enzimatik aktiviteye sahip olan bölge bir çocuğun ağız içidir.
Pişirilmiş besin yedirilen bir çocukta vücut salyadaki enzim miktarını
arttırarak pişmiş yiyeceği mümkün olduğunca çabuk parçalamaya çalışır.
Bu adaptasyon süreci ise vücudun enzim rezervlerinin yettiği süre
boyuncadır; yaşlandığımızda rezervler düşer ve 69 yaşına geldiğimizde
bir çocuğa göre 30 kat azalmış olur. Yediklerimizi parçalayacak
enzimlerden mahrum kalmamız ise sindirilmemiş besinlerin vücudumuzda
birikmeye başlaması, toksinlerin artışı, kilo alımı, enflamasyon,
durgunluk, sindirimsel sıkıntı ve kronik yorgunluk olarak bize geri
dönmeye başlar.
Çiğ beslenme tarzını benimsemiş olan bir
bireyin salyası pişirilmiş yiyecekler tüketen bir diğer kişiye kıyasla
çok daha fazla enzim içerir ve enzim rezervlerimiz ile yaşam süremiz
arasında güçlü bir ilişki bulunur. Çiğ besinlerdeki enzimler kodlar
içerir ve bu kodlar besinin metabolizma içerisinde hangi yöne
yöneleceğini gösterir. Örneğin; erepsin adı verilen enzim salatalıklarda
bulunur ve böbreklerdeki fazla proteini parçalaması için direkt olarak
böbreklere yönlendirilir. Biz de bunun sonucu olarak salatalıkların
böbrek sağlığı için faydalı olduğu hakkında farklı kaynaklı bilgilerle
karşılaşırız.
Eğer yediklerimiz pişirilmiş olursa; metabolizma
kodu direkt olarak okuyamaz ve yeniden tanımlayarak enzimlerini
kodlaması gerekir. Bu işlem bir enerji gerektirir ve bu enerji hayat
sürecimizden çalınır. Bu enerji düştükçe ve pişirilmiş besinler daha
fazla enerji çektikçe sindirim sistemi karmaşası oluşur ve besinler
tamamen sindirilemeden, gerekli organlara yönlendirilemeden ve toksik
birikime neden olarak yol alır.
Enzimler sadece çiğ besinlerde
değil aslında vücumuzdaki her hücrede bulunurlar. Hücrelerimizin
aslında içerdiği 4000 den fazla enzim ise birçok kişinin metabolizması
tarafından beslenme tarzları enzimleri aktive edebilecek minör ve majör
mineralleri içermediği için kullanılamazlar. Çiğ besin komplekslerinden
elde edilen mineraller hücresel metabolik enzimleri aktive ederken aynı
zamanda da elektromanyetik yükü arttırarak hücrelerin bir armoni
içerisinde rezonansını yani tam ve doğru sağlığı şekillendirir.
Orta öğrenim sürecinde okul kimya laboratuarlarında sıkça ratlanılan
bir deney bulunmaktadır; bir bunsen lambası ile test tübü ısıtılarak
kimyasal değişiklikler izlenir. Yiyecekleri ısıtmak ta aynı şekilde
besinin kimyasını değiştirir. Örneğin bir patatesi pişirmek tehlikesi
bilinen, bilinmeyen 400 farklı madde oluşturur. Bu değiştirilmiş
moleküller ise vücudumuzun ihtiyacı olan yapı taşlarını ideal olarak
oluşturamazlar. 48 derece üzerinde ısıtılmış yiyecekler patojenik bir
tepki yaratarak beyaz kan hücreleri olan lökositlerin (WBC) aslında
vücuda giren yabancı bir madde ile savaşması gerekirken onun yerine
sindirim sistemine destek amacı ile kullanılmasına sebep olurlar.
İsviçreli bilim insanı Paul Kouchakoff’ un araştırmaları baz alınarak
yüzlerce araştırmada kanıtlanmış olan bu durum ise pişirilmiş ve
özellikle pişirilmiş/işlenmiş gıda kullanımının çıkardığı tüm
davetiyeleri, kronik birçok hastalığın sebebini ve neden bir türlü hayal
ettiğimiz gibi olamadığımızı gözlerimizin önüne serer.
Zindelikler dileriz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.