AYRILIK YA DA KAYIP SONRASI KANSERiN AKTiVATÖRÜ; STRESiN BiLiMi
Kortizol,
ya da hidrokortizon, adrenal korteks tarafından üretilen, vücudun
strese gösterdiği tepkiyle ilişkili bir steroid hormondur. Strese bir
cevap olarak ya da düşük kan şekerini yükseltmek amacı ile salgılanan
kortizolün ana görevleri arasında bağışıklık sitemini bastırma
özelliğide bulunmaktadır.
Aşırı stres içeren bir hayat
tecrübesinin -boşanma, ayrılık ve/veya büyük üzüntünün- hemen sonrasında
kanser ile tanışmanın veya ileri meme kanseri hastası iken günlük
kortizol seviyelerindeki anormalliğe bağlı olarak yaşam beklentisinin
azalmasının bilimi aslında çok basittir; kortizol seviyelerindeki
oynamalar insülin seviyesini etkileyerek inflamasyonu tetikler. Ayrıca
kortizol nedeni ile NKC adındaki doğal öldürücü hücre sayısını kaybeden
bağışıklık sisteminin ölümcül sonuçlara karşı durma gücü de azalır.
Araştırmalar bu sonuçlara gün boyu değişik aktiviteler süresince
hanımlardan düzenli aralıklarla aldıkları salya örneklerindeki kortizol
seviyelerini inceleyerek ulaşmışlardır. Sabah vakitlerindeki en yüksek
seviyesinden düzenli olarak azalımla akşam saatlerindeki en düşük
seviyesine inen kortizolün kontrol altında tutulan ileri meme kanseri
hanımlar arasında rastlanan düz bir seviyede seyretmek ve/veya düzensiz
ani tepe noktalarına sahip olmak gibi farklılıklarının daha kısa bir
yaşam beklentisi ile ilişkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Kortizol, tümör hücrelerinin algılamadığı fakat sağlıklı hücrelerin
sinyallenerek kana glikoz salgıladığı bir sisteme kontrol eder. Strese
veya hissedilen bir tehlikeye karşı savunma enerjisi olarak kullanılması
hedeflenen glikoz böylelikle istemeden tümör hücrelerinin beslenmesine
katkıda bulunmuş olur. Enerjinin stres/tehlike beklentisi savunmasına
yöneltilmesinin bir başka yan etkisi de vücudun esansiyel metabolik
hareket olarak görülmeyen bağışıklık sitemi aktivitelerininde de bir
kısıtlamaya gitmesi, yani ilk ya da ikincil kanser ile savaşmakta güç
kaybıdır. Anormal kortizol seviyelerine bağlı olarak görülebilen uyku
düzeni bozukluğu ise iyi bir uykunun yakalanamadığı gecenin ertesinde
bir başka stres kaynağı olarak döngüyü desteklemektedir.
Stresten uzak bir hayatı yaşamanın zorlukları göz önüne alındığında
stres yönetimini destekleyen alışkanlıklar edinmenin ve günde 15 dakika
bile olsa bu planlamanın yapılması gerekliliğinin önemi ortaya
çıkmaktadır. Stres hormonlarını dengede tutmak için yapılabilecek en
güzel aktviteler egzersiz, meditasyon, yoga, masaj, tai-chi veya
haftalık terapi grupları olarak gösterilmektedir. İçerisinde
bulunduğumuz farkındalık ayında tedavi sonrasının hangi sürecinde
olursanız olun kendi korunma bilgilerinizin arasına kronik ya da ekstrem
stresden uzak kalmanız gerektiğini de yerleştirmeniz ikincil kanser
riskinizi azaltacak ve/veya yaşam beklentinizi arttıracaktır.
Zindelikler Dileriz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.