MiNERALLERiN ALKALi / ASiDiK DENGEYE ETKiLERi ve DENGELi BESLENME - BÖLÜM 1 -
Vücut aktivitelerimizin % 95 kadarı vitaminler ile değil mineraller ile beslenir, yani biyokimyamız mineral bağımlıdır.
Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi vücudumuzun her hücresi
4,000’ in üzerinde enzim içerir ve bu enzimler sadece beslenme stilimiz
yeterli miktarda ana ve iz mineraller içeriyor ise tam anlamııyla aktive
olur.
Hangi besinlerin alkali
etkiye, hangilerinin asidik etkiye sahip olduğunun ana belirleyicisi de
yine besinlerin mineral içeriğidir. İçerisinde kalsiyum, magnezyum,
silisyum, demir, sodyum ve mangan içeren besinler vücudumuzu alkalize
ederken , fosfor, klor, iyot, nitrojen ve bir dereceye kadar sülfür
içerenler ise asidik bir ortam oluşturur.
Bizler dengeli bir
sağlıklı bir yaşam tarzı için hem alkali hem de asidik etkiye sahip olan
besinlere ihtiyaç duyarız. Asidik bir ortam oluşturan besinler tek
başlarına kötü olarak kabul edilemezler fakat asit fazlasının kısa ve
uzun zamanlı etkileri kesinlikle kendisini hastalık, doku dejenerasyon,
enflamasyon gibi şekillerde kendisini gösterir.
İdeal kan pH
dengemiz 7.35 ile 7.40 arasında değişir. Vücudumuzda bulunan diğer
dokular ise daha asidiktir; örneğin kas ve cilt dokularımızın ortalama
pH seviyesi 6.8 dir. Birçok beslenme uzmanının görüşü vücudun ortalama
pH dengesininin 7.0 dengesinde bulunması üzerinedir fakat hayatı boyunca
asidik özellikleri fazla olan yiyeceklere yönelmiş olan kişilerde bu
dengenin 6.2 ye kadar düştüğü belirlenmiştir.
Vücudumuz
stoklarının yetebildiği belirli bir seviyeye kadar pH seviyesini kontrol
etmek için elektrolit minerallerini kullanır. Elektrolit mineraller,
bir solüsyon içerisinde elektrik iletebilen mineraller olan sodyum,
potasyum, kalsiyum, magnezyum, lityum ve fosfordur. Stoklar bittiğinde
ise kaçınılmaz asidik ortama doğru adım adım yönelme başlamış olur. Peki
hayvansal ve bitkisel besinler mineral duumunu nasıl etkileyebilir?
Mineraller hayvansal ve bitkisel besinlerin farklı bölgelerinde
üretilirler. Besin kaynaklarının bazı bölgeleri asit-üretici olabilirken
bazı bölgeleri alkali-üretici formda olabilirler. Örneğin; olgun bir
buğday bitkisi % 67 düzeyinde alkali-üretici bir mineral olan silis
içerir fakat tanelerinde hiç silis olmadığı gibi yerine asit-üretici
fosfor bulunmaktadır. Bir başka örnek ise lahanalardır. Bir lahananın
erişkin dış yaprakları iç bölümlerde kalanlardan 4 kat daha fazla demir
içermektedir.
Asit/Alkali tabloları yukarıda saydığımız
ndenlerden dolayı mineral içeriklerine bağımlı yapılmaktadırlar.
Alkalize etkiye sahip mineraller bitkilerin sap ve yapraklarında
bulunurken, asidik mineraller tohum, tane ve köklerinde
bulunmaktadırlar. Hayvansal besinlerde ise alkalize ediciler sadece
kemiklerde bulunurken, et, organ ile kaslar tamamen asidize edici veya
nötr değerdedir.
Devam edecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.