8 Şubat 2014 Cumartesi

PROBiYOTiKLER VE SAĞLIKLI BAĞIRSAK FLORASI iLE KEMOTERAPi SÜRECiNi RAHATLATMAK



Sağlıklı insanlarda bağırsaklar her 4 – 5 günde bir yenilenme gösteren epitelyal (organ yüzeyi) hücreler ile kaplıdır. Bağırsak kök hücrelerinin sağlıklı çalışmasını ve aktivasyonunu yapılandıran işleyiş ise bağırsak florasındaki bakteriler-mikroorganizmalara bağlıdır. Eğer bağırsaklarınızdaki bakteriler (gut bacteria) dengede ise epitelyal hücrelerinizin gen ekspresyonu normal ve sağlıklıdır. Eğer bu denge bozulmuş ise epitelyal hücrelerin gen ekspresyonu baskılanacak ve sonrasında bağırsak hücrelerinizin yenilenme potansiyeli zayıflayacak ya da duracaktır.

Probiyotikler, bağırsaklarınızın hızlı bir hücresel yenilenme ile uygun gen ekspresyonunu korumasını sağlayarak vücudunuzun kemoterapi dozlarını –özellikle oral kemoterapi- tolere etmesindeki en belirleyici anahtar faktörlerdendir. Et ve mandıra ürünlerinin bağırsak flora dengesi üzerindeki yıkıcı etkileri ise kemoterapiye olan hassasiyeti arttırabilmektedir. İşlenmiş et ürünleri, peynir ve pastörize süt ürünleri –özellikle de nişastalı karbonhidrat ve işlenmiş şeker ile birleştirerek- tüketen kişilerde kemoterapinin yüksek dozlarından etkilenme oranı sebze / meyve tabanlı beslenen kişilere göre oldukça yüksek ve zorlayıcıdır.

İşlenmiş et ve mandıra ürünleri tüketildiğinde bağırsaklarda 2 – 5 gün süresince bozulmaya başlayarak bekleyebilen sindirilmesi zor ve lif içeriksiz bir protein yığını oluşmaktadır. Eğer işin içerisinde bir de şeker ve karbonhidrat bulunuyor ise bakteri fermentasyon prosesi hızlanarak şeker ile beslenen bakterilerin hızlıca gelişimi ve replikasyonuna bağlı olarak bağırsak duvar hücrelerini koruyan sağlıklı flora yok olmaya başlamaktadır. Bu süreç kemoterapinin toksititesine olan duyarlığı arttıracağı gibi sağlıklı hücreleri kemoterapiden koruyacak besinlerin vücut tarafından emiliminin de azalmasına sebep olabilmektedir.

Bir başka sorun ise doktorlarınıza danışılmadan kullanılan antibiyotiklerdir. Kemoterapinin ilk dönemi sonrası pekçok hasta zayıflayan bağışıklık sistemi ve buna bağlı semptomatik enfeksiyonlar ile karşılaşmaktadır. Bu enfeksiyonlar ile başedebilmek için bilinçsizce kullanılan antibiyotikler ise kemoterapinin sonraki dönemlerine bağırsakların flora bakterilerinden taviz vererek girmesine neden olmaktadır. Bazı durumlarda antibiyotiklerin bağırsaklardaki “iyi” bakterileri tamamen silip süpürerek kemoterapinin ciddi bir şekilde tehdit edici hale gelmesine neden olduğu görülmüştür. Sterilize edilen flora bakterilerinin kemoterapi ilaçları ile kombinasyonu toksititeyi büyük ölçüde arttırabilmektedir.

Yeni araştırmalar bağırsak kök hücreleri ile yüksek dozda kemoterapi –özellikle oral- arasındaki ilişkiyi ortaya çıkartmaya başlamıştır ve bağırsak hücrelerindeki sağlıklı gen ekspresyonu yenilenmeyi destekleyici ve koruyucu moleküllerin oluşmasına olanak sağlamaktadır. Probiyotik kullanımının kök hücreleri destekleyici ve kanser hastalarının kemoterapi toksititesi ile başedebilmesini kolaylaştırması üzerine yürütülen klinik araştırmalar ise artarak devam etmektedir. Doktorlarınız ve diyetisyenlerinizden kemoterapi sürecinde probiyotik takviyeleri almanız konusunda bilgi edinmeye çalışmanız süreci daha kolay geçirmenize yardımcı olabilmektedir.

Michigan Üniversitesi tarafından 31 Temmuz 2013 tarihinde tamamlanan bir araştırma gastrointestinal sahanın sağlıklı ve fonksiyonel kalışının kemoterapi ve radyaoterapi sürecindeki önemini gösteren araştırmalardandır.

Biyolojik ve Maddesel Bilimler bölümünden Dr. Wei-Jie Zhou ile Doç. Dr. Jian-Guo Geng ve Hücre Gelişimsel Biyoloji bölümünden Jason Spence tarafından “Nature Journal” da yayımlanan makalede son evre / metastatik kanserde yüklenen ölümcül dozlarda kemoterapi ve radyoterapinin tolere edilebilmesi için laboratuar ortamında çalışmalar yapıldığı ve “tümör yokedilmeden hastanın kaybedilmesi” gibi vakalar oluşmaması için bağırsak kök hücrelerindeki spesifik bir molekül ile belirli bazı proteinlerin bağının incelenerek bağırsak yenilenmesi sağlanabileceği açıklanmıştır. Makalede kök hücrelerin hasarlı organ ve dokuları onarabildiği fakat “normal” kabul edilen seviyedeki bağırsak kök hücre sayısının yüksek dozda kemoterapi ve radyoterapinin yol açtığı “enkaz” ile başa çıkamadığı ve son-evre tümörlerinin tedavisinde sonucu etkileyebileceği de belirtilmiştir.

Dr. Geng açıklamasında şunları söylemektedir; “Ekstra kök hücre oluşumunu sağlamak bağırsak ve gastrointestinal alanı korur, yiyeceksel besleyicilerin emilimini arttırarak vücudun kritik fonksiyonlarının devamını sağlar ve bakteriyel toksinlerin kan dolaşımına girmesini engeller.”

Çalışma “National Institutes of Health” tarafından desteklenmiş ve fonlanmıştır.

Zindelikler Dileriz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.