7 Ocak 2014 Salı

TEDAVi BiTiMiNiN DUYGUSAL CEVABINA HAZIRMIYIZ?



Onkolojik bakımın tedavi fazı bir aktiviteler döngüsüdür. Birçok şey olur; genelde uzun dönemli (semptomlar, testler, tanı, cerrahi müdahale, kemoterapiye başlamak), bazen de simultane (test sonuçları beklemede iken ameliyat planlaması gibi) aktiviteler ile geçen bu süreç randevular ve sistematik tedavi prosedürleri ile devam eder. Hastanın önündeki aylar, bazen de yıllar bir takvim üzerinde planlanır, fakat tedavi sürecinin bitmesi ile şaşırtıcı yeni bir süreç gelir; aktivitesizlik fazı.

Tedavi başarısının etkilerinden bağımsız, hastalar tedavi sürecini tamamladıklarında tanı öncesi bulundukları yerden çok farklı bir yerde konumlanırlar. Artık eski hayatları yoktur; endişe ve merak boyutu olan ama yapılacak bir şey bulunmayan, öngörülen randevu ve check-up’ ların zamanın uçurumlarında kaybolduğu bir yeni faz.

Bazen kanserin travması tedavi bitiminde kendisini daha şiddetli hissettirir ve bu hem hasta hem de ailesi için bir sürpriz olur. Aile ve arkadaş çevresi tarafından kanserin artık geçmişte kaldığı ve hayata devam edilmesi gerektiği söylense de hasta üzgündür. Semptomların artık olmadığı ve mutlu olunması gereken bu dönemin aslında kanserin pasif fazı olduğu ve uyumun pek de kolay olmadığı ise anlaşılamaz çünkü cesur bir savaştan sonra beklemenin ve izlemenin sessizliğinin dayanılmaz olabileceği hasta ve ailelere maalesef anlatılmaz.

Onkolojik tedavi sürecinin “sonrasında” birçok duygusal tepki gelişebileceği artık tedavi sırasında söylenmelidir. Ancak bu şekilde pasif faza giriş için hazırlık yapılabilir, hasta ile sevenleri arasındaki olası iletişim bozukluğuna meydan okunabilir ve vücut kendini onarmaya çalışırken duygusal iyileşme için de yardımcı olunabilir. Eğer herşeyin tedavi bitiminden önce geldiğine odaklanırsak, tedavi sonrası olabilecekleri küçümsemiş olmazmıyız sizce?

Zindelikler Dileriz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.