10 Temmuz 2013 Çarşamba
BiLiMSEL OLARAK KANITLANMIŞ 18 ANTi-TÜMÖR ETKiLi BAHARAT-BiTKi (1. BÖLÜM)
Eğer sorularınızın karşısında sert ve inatçı bir hastalık olan kanser bulunuyorsa, korunma yada tedavi için gerekli birçok şey baharat dolabınızın içerisinde bulunuyor olabilir. Besinlerimize tat kazandırması amacı ile kullandığımız anti-kanser etkili baharatlardan elde edilen 180 hammaddenin tanımlandığını ve sağlığa katkılarının kanıtlandığını biliyormuydunuz? Kanser riski ve tümör davranışları açısından tüm bu baharatları yayınlamamız zor olsa da sizler için öne çıkan 18 adedini tanıtmaya çalışacağız.
Bilim toplulukları arasındaki bilinçli çalışmalar ile fizyolojik geçerliliği olan bir cevap kabul edilebilecek baharat dozajları araştırılmaya başlanmıştır. Her ne kadar baharatların sağlığa katkıları anti-oksidan özellikleri üzerinden değerlendirilse de, bağışıklık sitemine katkı, hücre bölünmesi, apoptosis, hücre ayrışması, ilaç metabolizması gibi birçok hücresel süreç üzerindeki biyolojik etkileri de göz önüne alınmıştır.
Üç tip biyogösterge olan maruz kalma, etki ve duyarlılık, baharatın kanser terapisindeki etkisini değerlendirmek için gereklidir. Daha fazla cevap alınabilmesi ve beslenme reçetesi bileşenleri, gastrointestinal saha mikropları, çevresel faktörler, genetik gibi etkileşimlerin de göz önüne alınarak gerçek yarar noktalarının aydınlatılması amacı için belirli baharatların dozu hakkında.ilave bilgi çalışması yapılmıştır.
Baharatlar, tümör riski ve davranışlarını regüle eden kanser öncesi ve anti-kanser faktörlerinin belirlenmesinde bir anahtar rol oynayabilirler. Yaşları 36 ve 55 arasında olan kişilerin sağlıklı beslenme ve sağlığa katkıları bulunan bazı etnik yemek kültürlerine yönelmeleri gittikçe artmaktadır. Bu etnik yemeklerin pek çoğu baharatlar ile lezzetlendirilmiş olup bazı ülkelerde de dozu kurallara bağlanmıştır. A.B.D Tarım Bakanlığının 2007 yılı araştırma sonuçlarına göre 1970 - 2005 yılları arasında kişi başı baharat kullanımı 2 katından fazla artmıştır. Beklenilebileceği gibi sarımsak gibi bazı baharat-bitkilerin kullanımındaki artış ise 6 katından fazladır.
Baharatların kanser riskini azaltması veya kanser hücrelerinin biyolojik davranışlarını değiştirebilmesi ekteki resimde de görülebilen birçok faktöre bağımlıdır. Düşük toksisitesi ve geniş çevrelerce kabul görmesi baharatları risk azaltımında kişisel kullanım için avantajlı kılmaktadır. Deneysel olarak tetiklenmiş kanserler ile baharat-bitki etkileşimlerinin sağlığa yararları ve direnç oluşturması ile ilgili mekanizmalar hakkında birçok araştırmalar yapılmıştır. Bir sonraki bölümümüzden başlayarak elde edilen klinik kanıtları ile en etkili 18 baharat-bitkiyi sizlere alfabetik sıra ile tanıtmaya çalışacağız;
1. BiBERiYE
Biberiye (Rosmarimus officinalis) iğne yapraklı ve hoş kokulu bir bitki-baharattır. Akdeniz bölgesine özgüdür ve acımsı, buruk, kekremsi tadı ile birçok yemek çeşidine aromatik karakteristik katar. Lamiaceae familyasına bağlıdır ve karnosik asit, rozmarinik asit gibi antioksidanları da kapsayan biyolojik aktif bir içeriğe sahiptir. Diğer biyoaktif içerikleri arasında ise kafur, kafeik asit, ursolik asit, betulinik asit, rozmaridifenol ve rozmanol bulunmaktadır.
Yüksek antioksidan seviyesi nedeni ile biberiyenin ham ve rafine ekstratları geniş bir ticari yelpazede bulunmaktadır. Birçok araştırma kanıtları biberiye ekstratının kimyasal olarak tetiklenen kanserlerde ilerlemeyi yavaşlattığını ve tümörigenez fazlarının başlamasını bloke ettiğini göstermiştir. Biberiye ekstratları ayrıca aktif içerikleri karnosik ve rozmarinik asit sayesinde kanser hücrelerinin proliferasyonunun engellemeye yardımcı olmaktdır.
Bilimsel Araştırmalar : Huang et al. 1994, Dragan et al. 2007, Yeşil, Çeliktaş et al. 2010
2. DEREOTU
Dereotu (Anethum graveolens) görece kısa-ömürlü fakat yıl boyu bulunabilen bir bitki-baharattır. Etkileri mevsimlere bağımlı iki farklı bileşiğinden gelmekte olup ilkbaharda yaprakları, sonbaharda da tohumları kullanılır.
Yayınlayacağımız diğer baharatlar gibi dereotunun da ilaç detoksifikasyon mekanizmalarını desteklediğine dair kanıtlar bulunmaktadır. Dereotu hücresel oksidasyon-düşürme dengelerine ve hücreyi serbest-radikallerden korumaya yardımcı olması nedeni ile, yükselen antioksidan seviyeleri kombinasyonları karsinojenler dahil tüm yabancı maddelerin detoksifikasyonunda oldukça yaralıdır.
Bilimsel Araştırma: Zheng, Kenney, Lam et al; 1992
3. FESLEĞEN
Fesleğen (Ocimum basilicum) özellikle Akdeniz ve Güneydoğu Asya mutfaklarında kullanılan bir bitki-baharattır. Anavatanı İran, Hindistan ve tropikal Asya olduğu halde dünyanın her bölgesine yayılmıştır ve sağlığa olan faydalarından dolayı en çok kullanılan çeşidi tatlı fesleğendir. Fesleğenin antioksidan, antimutajenik, antitümörijenik, antiviral ve antibakteriyel özellikleri içerdiği linalool, 1.8 sineol, estragol ve öjenol maddelerinden gelmektedir.
Fesleğenin karsinogenez üzerinde etkili olduğuna yönelik kanıtlar bulunmaktadır. Fareler üzerinde yapılan araştırmalarda günlük 150-300mg/vücut kg dozajında fesleğen ekstratı uygulanan deneylerde deri tümörlerinde % 12,5-18,75 azalma kaydedilmiştir. Fare başına ortalama tümör yükü açısından düşük doz grubunda 2.4, yüksek doz grubunda 4.6 kat daha az tümör görülmüştür.
Fesleğenin anti-kanser özellikleri viral enfeksiyonlarda efektif olması ile de alakalıdır. Heptosellüler karsinon açısından yüksek risk grubunda bulunan hepatit B hastalarında fesleğenin antiviral özellikleri değerlendirilmiş ve hepatit B dahil birçok virüs için fesleğen bileşenleri onaylanmıştır.
Bilimsel Araştırmalar : Muller et al. 1994; Dasgupta, Rao, Yadava 2004; Chiang et al. 2005; Makri, Kintzios 2007; Fung, Lai, Yuen 2009; Ishikawa 2010.
4. KAKULE
Kakule, zencefil ailesinin Elettaria (yeşil) ve Amomum (siyah) türlerine uzanmakta, Hint ve bazı Avrupa mutfaklarında sıklıkla kullanılmaktadır. Antioksidan özelliklere sahip olan kakule ve serbest radikalleri temizleme özelliğine sahip olan siyah kakule (Amomum subulatum) bir çok bilimsel araştırmada yer almıştır.
Kakulenin kimyasal karsinogenezi bloke edici özelliklerine ek olarak kakule yağının zenobiyotik metabolizmaya etkisi olan enzimler ile etkileşimi kanseri frenlemeye yönelik etkiler göstermiştir.
Kakule, antienflamatuar, antiproliferatif ve proapoptotik aktivasyonları ile azoksimetana bağımlı kolon karsinogenezini de düşürmektedir.
Bilimsel Araştırmalar: Banerjee et al. 1994; Kikuzaki, Kawai ve Nakatani 2001.
5. KARANFiL
Karanfil Eugenia caryophyllata ağacının tomucuklarından elde edilmektedir. Tanen, terpenoid, asetilöjenol ve ojenol gibi biyoaktif maddeler içeren karanfil Endonezya’ ya özgü olduğu halde tüm dünya mutfaklarında kullanılmaktadır.
İnsanlar üzerinde karanfilin kanser korumasının test edilmesi amacı ile yapılmış çalışmalar olmadığı halde diğer çalışmalarda hücresel detoksifikasyon üzerinde efektif olduğu kanıtlanmıştır.
Karanfil yüksek oranda öjenol içermektedir. Dokuların karsinogenezi başlatacak yabancı maddeleri tutabilme kabiliyetini bu ve diğer birkaç bileşeninin geliştirdiği düşünülen karanfil gastrointestinal destek aktivitelerini de yine bu içerikler sayesinde gerçekleştirir ve ilaç detoksifikasyon yollarında etkinlik sağlar.
Bilimsel Araştırma: Kluth et al.; 2007
- Devam Edecek -
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.