11 Ağustos 2014 Pazartesi

iMMÜNOTERAPi HAKKINDA BiLDiKLERiMiZ & BiLMEDiKLERiMiZ -2-



Nesiller boyunca kanser tedavisinin dayanakları cerrahi müdahale, kemoterapi ve radyoterapi olmuştur. Kemoterapi ve radyasyon sağlıklı dokularda da hasar yaratan tedavi yöntemleri iken, cerrahi müdahale sonrası kanseröz hücreler kalabilmesi de ihtimal dahilindedir. Bilim insanları bu sebepler ile uzun zamandır vücudun kendi savunma mekanizması olan bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini bir düşman olarak tanıyarak yok edebilmesine odaklı olarak çalışmaktadırlar. İmmünoterapi olarak bilinen bu klinik yöntem ile bağışıklık sistemi güçlendirilerek hastalık ile sanki bir enfeksiyonmuş gibi savaşarak sağlıklı hücrelerin korunması hedeflenmektedir.

2013 Sonbaharında Seattle Fred Hutchinson Cancer Research Center’ dan onkolog Dr. David Maloney bir lenfoma hastasının kendi T-hücrelerinin genetik programlanması ile oluşturulan immünoterapi ile bağışıklık sistemi hücrelerinin bir kanser savaşçısı olmasını sağlamıştır ve 30 dakika süren bu işlemin total sürecinin haftalar boyu devam ettiği gözlemlenmiştir. Standart tedavilerde kullanılan antikorlar zaman içerisinde vücutta kaybolduğu halde Dr. Maloney’ in hücreleri çoğalmaya devam etmiş ve hastanın yaşamı boyunca geçerliliğini koruyabilecek bir “Yaşayan Terapi” olabileceği sonucuna ulaşılmıştır.

2014 Haziran ayında gerçekleştirilen American Society of Clinical Oncology yıllık toplantısındaki en büyük haberlerden biri immünoterapinin içlerinde böbrek, mesane, akciğer ve melanom’ u da kapsayan farklı kanserlerdeki etkileri olmuştur. Araştırmacıların sunduğu veriler arasında hastalığın en ileri evrelerinde bile yaşam beklentilerinin artabileceği bulunmaktadır.

Günümüzde FDA tarafından onaylı (2011) tek bir modern immüno-onkoloji ilacı bulunmaktadır. 2013 senesinde yapılan bir Bristol-Myers Squibb çalışmasında New York Memorial Sloan-Kettering Cancer Center’ dan Dr. Jedd Wolchok biri onaylı, diğeri deneysel iki immünoterapi ilacının kombinasyonunu 52 melanom hastasında uygulayarak tümörlerin standart tedaviden 3 kat daha hızlı gerileyebileceğini göstermiştir. Dr. Wolchok’ un açıklaması şu şekildedir: “ Tümörü daha iyi tedavi edebilecek yollar bulmak için onyıllarımızı harcadık. Şimdi hastayı tedavi etmeyi öğreniyoruz. Bağışıklık siteminin uzun bir hafızası vardır. Tümör değişebiliyorsa, bağışıklık sistemi de değişerek saldırabilir.”

Yale-New Haven da bulunan Smilow Cancer Hospital Center medikal onkoloji başkanı Yale Cancer Center profesörlerinden Dr. Roy S. Herbst bağışıklık sistemi ile ilgili en güzel dayanağın sürekliliği olduğunu vurgulamaktadır. Kemoterapinin tam tersine, bağışıklık sistemi bizi hasta eden hücreleri tanıyabilmekte, sadece onlara adapte olabilmekte ve yıllar boyu spesifik değişimler sağlayabilmektedir. Fakat Dr. Herbst immünoterapinin bir tam-tedavi olmadığını, standart kanser tedavi programlarının da devam etmesi gerektiğini de belirterek gelecekte standart ve immünoterapi kombinasyonlarının birlikte kullanılacağını açıklamıştır. Tahminlere göre hastaların % 20 kadarı sadece immüno-onkoloji ilaçlarından yarar sağlayabilecekken % 80 kadarı kombinasyonlara yönlendirilecektir.

“Geçmişte doktorlar kanser için ‘tedavi’ kelimesini kullanmakta daha tereddütlü davranmaktaydılar fakat günümüzde immünoterapide sağlanan gelişmeler ile artık bu kelimeyi daha rahat kullanabiliyoruz.” - Dr. Axel Hoos, GlaxoSmithKline İmmüno-Onkoloji Geliştirme Bölüm Başkanı.

Devam edecektir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.