10 Ağustos 2014 Pazar

iMMÜNOTERAPi HAKKINDA BiLDiKLERiMiZ & BiLMEDiKLERiMiZ -1-


İmmünoterapinin geçmişi 1890 lara dayanmaktadır. İlk immünoterapik aşı yüzlerce terminal kanser hastası üzerinde daha sonradan adları New York-Presbyterian ve Memorial Sloan-Kettering olacak olan hastanelerde kullanılmış ve dönemin ünlü cerrahlarından Dr. William Coley tarafından keşfedilerek John D. Rockefeller Jr. tarafından fonlanmıştır.

Günümüzde önem verilen ve hastaların hayat beklentilerini ay ya da yıllarca uzatabilen ilaçların milyarlarca dolarlık bir sektör yaratmış olması ve ayrıca bu ilaçlar ile kemoterapinin yan etkilerini azaltan ilaçların da bir o kadarlık sektöre hükmetmesi immünoterapi ilaçlarının geliştirilme işini maalesef daha küçük ölçekli ilaç / biotek firmaları ile üniversitelere yönlendirmiştir. 

İmmünoterapi bütün solid-tümör bazlı kanserlerde potansiyel bir tedavi umududur. Örneğin UCLA nörocerrahi başkan yardımcısı Dr. Linda Liau 2003 senesinden beri Evre 4 beyin tümörlerinde gerileme kaydetmeyi başarmıştır ve 10 yılı aşkın süredir sorunsuz yaşayan hastaları bulunmaktadır. Benzer bir immünoterapötik aşının denemelerine de MD Anderson Cancer Center’ da başlanmıştır.

İmmünoterapinin başarılı olduğu dallardan biri de yetişkin ve çocuk lösemisidir. 2012 senesinde Children's Hospital of Philadelphia’ da 6 yaşında bir kız çocuğunda tüm tedavi yöntemlerinin başarısız olmasını takip eden süreçte deneysel bir aşı kullanılarak tüm bağışıklık sistemi hücreleri yeniden şekillendirilmiş ve yaşam süreci uzatılmıştır.

“Stand Up To Cancer” facebook kurucularından Sean Parker tarafından fonlanan bir immünoloji rüya takımına sahiptir. Birçok üniversitede de maalesef yeterli fona sahip olmayan araştırmalara başlanmıştır ve bu profesörler ile işbirliği bazı firmalar arasında pasif immünoterapi ilacı geliştirme yarışına da yol açmış görünmektedir.

Konuya meme kanseri açısından bakıldığında en güncel gelişme Haziran ayında Mayo Clinic tarafından yürütülen bir analitik araştırmanın açıklanan sonuçlarıdır. Açıklamada meme kanserinin en tehlikeli formlarından olan üçlü negatif ve BRCA1 kaynaklı meme kanserlerinde yeni bir açı yakalandığı belirtilmiştir. Burada “Mayo Kardeşler” in bir yüzyıl öncesinde Dr. Coley’ in destekçileri olduğunu da hatırlamak gerekecektir.

İmmünoterapötik aşıların kemoterapi ya da radyoterapinin yol açtığı ciddiyette yan etkileri bulunmamakta ya da çok hafif oldukları gözlenmektedir. Özellikle gittikçe artan kanıtlar sayesinde bağışıklık sistemi hafızasını yeniden programlamasına bağlı olarak ikincil kanser oluşumu ve nüksetme üzerinde etkili oldukları ve engelleyebildikleri de öngörülmektedir. 

The American Cancer Society’ nin 2014 kanser beklentileri 2013 den yüksektir. Son tahminler her 3 kadından 1’ i ve her 2 erkekten 1’ inin bu hastalık ile tanışabileceği üzerinedir. Kanser artık kalp hastalıklarını geride bırakarak insanlığın 1 numaralı katili haline gelmiştir. American Society of Clinical Oncology’ nin akademik kurumlarda yaptığı anket çalışmalarında ulaştığı çarpıcı sonuçlar sonrası kanser araştırmalarında yeterli fonlamanın bulunmadığı, genç araştırmacıların bu alanı terk ediyor olduğu ve yetenekli klinik personel ile yeterlikli laboaratuvar sayısında azalma oluştuğunun ortaya çıkmış olması bu savaşın kazanılması için artık yeni bir çağın başlaması gerektiğini göstermektedir.

Devam edecektir....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.